30 Ağustos 2010 Pazartesi

İzmir'e veda...


I'm a poor lonesome cowboy
I've a long long way from home
and this poor lonesome cowboy
has got a long long way to home

over mountains and over prairies
from dawn 'til day is done
my horse and me keep riding
into this settin' sun

i'm a poor lonesome cowboy
but it doesn't bother me
'cause this poor lonesome cowboy
prefers a horse for company

bot nothing against women
but i wave them all goodbye
my horse and me keep riding
we don't like being tied

lonesome cowboy
you've a long long way to go...

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Yolculuk Planı

Vay arkadaş!

Önümüzdeki hafta bu dakikalarda krakow'da olacağıma inanamıyorum! Peh! Lafa bak.. İnanamıyormuşum. Sanırsın aya giden ilk Turko; hayallam. İnanamıyorum demiyim o zaman da hani şey; siz Türkler nasıl diyor... Bir laubalilik, vurdum duymazlık, efendime söyleyim adam sendecilik halet-i ruhiye içerisindeyim. Heyecanlı olduğum söylenemez, neden bilmiyorum. Sanırım uçaktan indiğim anda olayın ciddiyetinin farkına varacağım. O zaman da iş işten geçmiş olacak. Ya geri dönmek istersem?! Ya bir şey unutursam evde? lan?! Orada da ''kendini de unutsaydın ya evladım'' diyen biri çıkar mı acaba?

31 Ağustos 2010 tarihini bir kenara not alın.

tarihte bugun: mertillo yurt dışına çıktı.

Polonya'ya gideceğim belli olduktan sonra hemen gidiş planları başladı tabi. Önce interrail yoluyla kaçma planları yapıldıysa da Bulgaristan şengen ülkelerine dahil olmadığı için oradan geçmek sorun yaratıyordu bu yüzden trenle yolculuk hayalleri suya düştü. İkinci plan ise Berlin üzerinden Polonya'ya trenle gitmekti ki bu da son derece riskli bir plandı zira vizenizi Polonya konsolosluğundan aldığınız için önce Polonya topraklarına ayak basıp yeri öpmeniz gerekiyor, adettenmiş. Gerçi bugune kadar Almanya üzerinden giriş yapanlar yok değil. O günkü pasaport kontrolüne bakıyor bu sanırım, polis aksi biri çıkarsa doğruca nezarethaneye götürülme riski de yok değil hani. uyarmadı demeyin. Sonra vay efendim ben duymadım, işitmedim olmasın. Use at on your own risk. İkinci plan da yattıktan sonra en garanti ve en pahalı yolda karar kılıp uçak biletimi aldım.

İstanbul'dan Varşova aktarmalı Krakow'a giden Polonya hava yollarına (LOT) ait uçağım 17.30da hareket edecek ancak gün benim için çok daha erken başlayacak. İzmir'den herhangi bir aktarma olanağı bulunmadığı için aynı gün 08.45 uçağına bilet aldım. 10.00 sularından 17.30a kadar tek başıma ne yapacağımı düşünüp dururken neyse ki benimle beraber aynı okulda erasmus yapacak ancak EILC için Varşova'dan trenle Lublin şehrine gidecek olan Songül, Canan ve Tugay'ın da aynı gün ve saate bilet almalarıyla içimdeki sıkıntı eridi; hatta Songül ile beraber sabah Atlasjet uçağıyla İzmir'den beraber geliyoruz! Uçağa ilk kez binmenin vereceği gerginliği tek başıma yaşamamam güzel.

17.30da uçak havalandıktan sonra, bir aksilik yaşanmazsa, 19.00 sularında başkente ineceğim. Akabinde ise yaklaşık üç buçuk saat beklemek zorundayım Krakow'a aktarmalı uçaçağım için. 22.45te ise Krakow uçağı kalkıyor. yine bir akslik çıkmazsa 23.40ta iniş. Dertler derya olmuş, gün bununla bitmiyor. indiğimde saat gece yarısını bulacağı için yurda ulaşım problem olucak. elimde 3 seçenek var.

1- 00.56da kalkan otobüse binip aktarma yapmak ki ineceğim yerde diğer otobüsü yaklaşık 40 dk beklemem gerekiyor. Diyelim bindim, indikten sonra yine yurda 10 dakika kadar yürümem gerekiyor elde bavullar hıldır hıldır. Hiç çekemem.

2- 05.00te kalkacak olan 208 nolu otobüs ki bu yurdun içine kadar giriyor, lobide bırakıyormuş hatta.

3- Taksi!

yukarıdakilerden hangisi yurda ulaşmak adına daha mantıklıdır?

A-1 B-2 C-3 D- ben bilmem beyim bilir

ne? C-3 mü?

Doğru seçenek: E-hiçbiri olacaktı. Bloguma erişim hakkını kaybettiniz. Seneye tekrar deneyiniz.

Yanıltmacalı soru üstat. Alengirli böyle, korkucaksın bu tip sorulardan. Edindiğim bilgilere göre havaalanından yurda taksi ücreti yaklaşık 80 ziloti değerinde ki bu da Türk parası ile yaklaşık 45 tl gibi bir rakama denk geliyor. Tut ki şöför kötü niyetli çıktı; turist ayağına gece karanlığında dolaştırdı beni Krakow sokaklarında. etti mi sana 100 ziloti!? Hani polonya ucuzdu? Hani marjinal bizdik?! 80 ziloti, en iyi ihtimalle bir de ha, taksi ücreti mi olur lan? Hangi devirde yaşıyoruz. Mecburen taksiyle kaçarım gibi duruyor ama bakalım son dakika sürprizi yaparım belki.

Polonyalı taksiciler akıllı olsun.

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Polonya vizesi

Polonya vize verme konusunda sıkıntı yaratmayan bir ülke. Ankara ve İstanbul'da olmak üzere 2 adet Polonya konsolosluğu bulunuyor. Vize için istenen belgeler ise, gideceğiniz üniversiteden gelen kabul mektubu, eğer dil kursuna katılacaksanız yine kurumdan gelen kabul mektubu, bursa'dan gelen gol haberi ?!!, öğrenci belgesi, okulunuzdan erasmus öğrenci değişim programı ile gideceğinize dair resmi belge, 1 adet fotoğraf, pasaport ve fotokopisi, 30000 euro teminatlı sigorta. Ayrıca konsolosluğun sitesinde yer alan formunda doldurulması gerekiyor. İnternet adresleri;

istanbul: http://www.stambulkg.polemb.net/index.php?document=48
ankara: http://www.ankara.polemb.net/index.php?document=26

adres, telefon vs detayları internet sitesinden bulabilirsiniz.

Belgelerinizi eksiksiz teslim ettikten sonra maksimum 5 iş günü içerisinde vizeniz hazır.

Aramızda kalsın da, İstanbul konsolosluğu biraz kıl. Örneğin; Ankara, EILCden gelen kabul mailinin çıktısını kabul ederken, İstanbul bu konuda daha titiz (!),belgenin orijinalini istiyorlar. Ankara konsolosluğuna vize başvurusu yaparken bizzat gitmenize gerek yok. Eğer arkadaş, akraba vs tanıdık varsa sizin adınıza başvurabiliyor, tabii önce belgelerinizi kargo ile vize başvurusu yapacak kişiye göndermeniz gerekiyor. Posta ile başvuruyu kabul etmiyolar ancak vizeniz çıktığı zaman kargo ile evinize gönderiliyor. Ne tatlı hizmet...ÇGH! İstanbul öyle mi??! Bir kere kendiniz başvurmuyorsanız yakınınıza vekalet vermeniz gerekiyor. Ayrıca vize çıktıktan sonra eve kargo ile gönderme gibi bir hizmetleri de yok.

Ankara konsolusluğuna sevgilerle... XOXO