Eğri oturup doğru konuşalım. Bazen atasözlerimiz verilmek istenen mesajı vurgulamak adına mecazın sınırlarını zorlayabiliyor. Doğru konuşmak adına eğri oturup vucudu sağlıksız bir durumda bırakmak ne derece mantıklı tartışılır. Tercih meselesi, saygı duyarım. Polonya’nın her üniversiteli gencin hayalini süsleyen bir erasmus ülkesi olduğunu söylemek zor. Zaten Türk insanının Polonya’ya bakış açısı da nötrdür belki. Hani Güney Kore dendiğinde ‘’ valla abicim Türkleri bir tek onlar seviyo yea’’ gibi bir olumlu bir cümle duyamazsınız belki ama Fransa’dan konu açıldığında ‘’dallama bunlar abicim, bizim ne yanlışımızı gördüler de AB üyeliğimize taş koyuyorlar. Cık cık cık’’ gibi de her an küfür yemeye müsait bir ülke de değildir. Ancak bu nötrlükten kaynaklı Polonya’nın ülkemiz sınırları dahilinde esamesinin okunmamasının da yadırganmaması gerekir. Kimse çıkıp da Lehçe öğrenmek istemez örneğin, öğrenilmesi en zor dillerden kabul edilir. Çok sayıda sessiz harfin yanyana gelmesiyle oluşan kelimeleri telaffuz edeyim derken insanlıktan çıkarsınız. Hadi öğrendin diyelim, uluslararası geçerliliği yok. Lehçe bilen elemana olan talep miktarı son derece az, hatta miktar bile değil. Her futbolseverin avrupada favori takımı olur mutlaka; kimisi Almanya’dan St Pauli'yi destekler, İtalya'nın iki köklü takımı olan Lazio ve Roma'nın destekçileri İstanbul BB spor taraftarlarından daha fazladır ülkemizde. İşte Polonya liginden bir takım tutan futbolsever de göremezsiniz pek. Avrupa’nın önde gelen futbol orgizasyonlarında (şampiyonlar ligi, avrupa ligi vs) boy gösteremezler. Dünya futboluna armağan ettikleri bir yıldız futbolcu olsaydı bari yüreğim gam yemezdi. Eurovision'da bize puan da vermezler. Her sene o kadar Türk gidiyor oraya hiç mi kendimizi sevdiremedik lan? Lobi faaliyetlerine girişmek lazım ilk iş. Diplomatik ilişkilerin son derece kısıtlı olmasından mütevellit ana haber bültenlerinde gündeme de gelmez orta avrupanın bu soğuk ülkesi. (Bilinçaltımda polonyaya karşı bu kadar bastırılmış nahoş duygular olduğunu bilmiyordum) Nazilerin ikinci dünya savaşı sırasında yaptıkları soykırım ve şehirlerin tahrip edilmesi gelir akıllara hep Polonya’dan konu açılınca. Hele ki Roman Polanski’nin the Pianist ve Steven Spielberg’in Schindler's List gibi soykırımın çarpıcı biçimde anlatıldığı filmleri izlediyseniz acımayla karışık bir sevgi duymanız mümkündür. Peki her sene binlerce erasmus öğrencinin avrupada öğrenim görmek adına Polonya’yı tercih etmesinin ardında yatan gerçek sebep nedir? dannnnnnnnn! Az sonra!!!1!!!!11!bir! Lan iyice sanal televoleye çevirdik burayı iyi mi.
ülke tercihinde bulunurken göz önünde bulundurduğum en önemli iki kriter gideceğim ülkenin jeopolitik konumu ve ekonomik durumuydu. Polonya, Avrupa Birliği üyesi bir ülke olmasına rağmen hala kendi para birimi olan zilotiyi kullanıyor. 1 euro ise 4 zilotiye tekabül etmekte. Şu ‘’euro’’ denen illet para birimini nasıl telaffuz etmemiz gereği konusunda millet olarak mutabık olamadık bir türlü. Yuro, öro, eyro, avro.. çoğu ana haber bülteninde avro olarak telaffuz edilse de ‘’avro’’ bana ‘’afroooo’’ diye Banu Alkan'a seslenen Ferhat Güzel'i anımsattığından sıcak bakmıyorum aslında. Ne diyordum? Hah. 1 euronun da ülkemizde yaklaşık 2 liraya denk geldiğini düşünürsek Polonya’nın diğer avrupa ülkelerine göre nispeten ekonomik anlamda daha yaşanabilir, hatta türkiye’den bile ucuz oldugu söylenebilir. Yine, Polonya’nın Almanya, Çek cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya, Avusturya gibi gezilesi şehirlere sahip olan ülkelere yakınlığı tercih sebebi özelliklerinden biri. Üstelik Varşova, Wroclaw, Poznan, Krakow gibi Polonya sınırları dahilinde bulunan şehirler de görülmeye değer.
Muhakkak kesin bir tercih yapmadan gitmek istediğiniz tüm üniversitleri detaylı bir şekilde araştırmak gerekiyor. Tatsız bir sürprizle karşılaşmamak adına okulun eğitim dili, yurt şartları, açılacak olan dersler hakkında bilgi edinmek çok önemli. Örneğin Hollanda’da bulunan Maastricht üniversitesinde aylık yurt ücreti 300 eurodan fazlaydı. Aylık 300 euro ile bankadan düşük faizli mortgage kredisi çekmek kulağa daha mantıklı geldi. Hele ki Polonya’da ortalama yurt ücretlerinin aylık ortalama 100 euro olduğunu göz önünde bulundurursak aradaki farkı avrupa turu yaparak kullanmayı tercih ederim. Hollanda’nın pahalı bir ülke olduğundan bahsetmek gerekiyor. Fakültede şans eseri tanıştığım Hollandalı erasmus öğrencisi Türkiye’nin Hollanda’ya göre çok ucuz olduğunu ve bu yüzden ülkemizi tercih ettiğini söyledi. Ekonomik parametre olarak ‘’Burger King’’i kullandı ve ülkesinde bir menünün 5 euro olduğunu ancak türkiye’de ise 5 tl olduğundan dem vurdu çirkin hollandalı aksanıyla. En sevdiği menünün de king chicken olduğunu sözlerine ekledi. 3. Kez erasmus yapıyormuş kerata. Bizim böyle bir şansımızın olmadığını söyledim ve sırtına vurdum ‘’şanslısın ha’’ diye. Anlamsız bir bakış attıktan sonra ‘’neyse hadi sonra görüşürüz kib bye’’ diyerek uzaklaştı yanımdan.
Polonya’nın erasmus yapılacak ideal ülkelerden biri olduğunu düşünüyorum. Umarım yanılmam.
26 Haziran 2010 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bildiğim kadarıyla 4 zloty 1 euro ediyor. Siz yanlış yazmışsınız :)
YanıtlaSilAyrıca 2 zloty 1 liraya denk geliyor olması lazım :)
haklısın. uyarı için teşekkür ederim. artık hangi kafayla yazdıysam. :)
YanıtlaSilya ben 1 aylik okul italya yada polonyaya goturcekde hersey onlardan yatacak yer yemek fln hani ben farkli seyler yapmak istersem diye yanima bi para alicam mesela 400 EURO alirim hangi ulkede daha iyi seyler yaparim hangisi daha ucuz bi bilgi verebilirmisniz
YanıtlaSil